Yeni mesajlar Yeni konular En çok cevaplanan En görüntülenen konu En çok begenilen

En çok mesaj
Kullanıcı
Mesaj
103,479
sdC
36,546
Eqe
34,385
34,377
25,378
TEO
22,076
20,758
aSk
20,420
12,443
11,363

•» ᗩ ᑎ E K T O ᗪ «•

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız
Bazı acılar vardır ruha sakinlik verir. Bir yandan kolunu uyuşturur.

Kalbine bir bıçak saplar ve boğazında bir yumru taş gibi kalır. Bu çelişkiyi anlamlandıramazsın.

Yutkunamazsın bile.

Nefes alamazsın.

Yitirdim heba ettim dediğin her şeyi hatırlatır.

İçinden çıkamadığın bir çemberin ortasında sıkışıp kalmışsındır.

Birilerinin söylediği sözlerin bir anlamı yoktur.

Sözcüklerin hiçbir anlam ifade etmediği o noktadasındır.

Cayır cayır yanan bir ateşin içinde dolanıyor insanlara yaşadığını söylüyorsundur.

Belki de artık ona bile gücün kalmamıştır.


***
 

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız
Dünya cennet değildir. Dünya dünyadır. Onun kendine has özellikleri ve kusurları vardır. Dünyayı dünya yapan kısmen kusurları olduğu için, onun içinde ne kusursuz bir eş, ne kusursuz bir arkadaş, ne de kusursuz bir ev veya bir iş bulunamayacaktır.
 

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız
•» ᗩ ᑎ E K T O ᗪ «•

Aklında gerçekleşeceğini bildiğim anıların olması bana garip geliyor. Sanki ben bir fotoğraf albümüyüm ama bana bakanlar sayfaları yad ederek yavaş yavaş geçiyorlar bu yüzden daha ilerisini pek göremiyorum. Bazen bir noktada duruyorum ve o albümdeki anıları tek tek yaşıyorum sonra hayır diyorum hayır, bu böyle olursa bir felaket düzeni bozar.

Kendime bu görevi ben verdim çünkü gözlerimi açtığımdan beri kendimin amacını bulmak derdindeydim sonra baktım. Amaçlar o kadar kolay değil onları öğrenmek bir o kadar zor, bende akışta kalan dünyayı amacım yaptım. Insan bir akla sahip olduğu sürece yeni bir düzen çok da matah değil.

Kendimin yönettiği bir dünya kurdum aklımda, kimseye karışmıyorum o dünyada sadece sınırların incelerek kıyamete sürüklendiği yerde bir düzen dokunuşu yapıyorum. Bu bizi biraz ilerideki felaketten korumuyor ama tedbirli olmamı sağlıyor, herkes için. Bir tanıdığım var ve dünyanın felaketlerine o kadar paranoyaklaşmış ki düzenin onu yönetmesine izin veriyor. Benim yaptığım ise çoğu zaman bütün dünyayı bu ince sınırların tehlikesinden kurtarmak.

Ama atladığımız hep bir şeyler vardır, evren büyük; peki beni o ince sınırlardan yine ben kurtarabilir miydim?

Bazı şeyleri akışına bırakmak bırakmamaktan daha tehlikelidir. Bu yüzden insan kalbini kontrol edemezsiniz; ne söylenirse söylensin içinizi kımıldatan o biyoloji dürtü yok sayabileceğiniz bir şey değildir. Hatalar yaptırır ve herkesi o felaketlerin eşiğine sürükleyebildiği gibi yerindede saydırabilir.

Yok saymadım sadece hep biraz inatçı ve yöneten taraf olmayı sevmişimdir. Ben birine bir şeyler beslemek için özellikle bir kritere sahip olmasını önemsemiyordum. Zaten daha kendimi bile yeni yeni tanırken birinin size karşı davranışlarındaki her güzel şey dikkatinizi çekiyordu.

Kendime o süreç içerisinde bir yandan da hep dedim, bu kadar mutlu ve tatminkar olmak kimsesiz biri için pek de olası değil diye. Zaten daima paranoyak bir kafaya sahip olduğunu söyleyen insanlar yüzünden yine paranoyak olduğumu düşündüm. Ben paranoyakken bile daima haklıymışım bunu da bu şekilde öğrendim.

Uzun zamandır kendimin içindeki kavgalarda çarpışırken dünyanın işleyişini unuttum, farkında olsaydım ilk yapacağım şey o aptal dostumun yakasına yapışıp Zeus'un baş çetesinde olan biri olarak şarkı çıkarman tehlikeli derdim. Hele hele sokak hakkında yazdıklarını çıkarması hepimizin idamı olurdu ama benim artık sessizce birilerine itaat etmeye isteğim kalmamıştı. Bir şeyler olsun ve ben birilerinin boğazına yapışıp karnımda hayat bulmak isteyen o canın hesabını sorayım istiyordum.

Bizim rahmimiz olduğuna inandığım çıkmaz sokaktaki terası sarhoş kafamı ağrıtacak kadar ışıklandırmalarla süslemişlerdi. Terasa çıktığımda kulağıma dolan bas sesimi yoksa kalabalığın seslerimi daha rahatsız edici pek düşünemedim. Kendimi birilerine değmeden uzakta her zamanki köşeye attığımda benim varlığımı farkeden biri daha koltukların oraya gelmeden koluma yapıştı.

-"Nerelerdesin, kaç gündür herkes gibi bende seni arıyorum ama benim herkes olmadığımı sanıyordum." son kelimelerini umursamazca ağzından geveleyerek konuşmuştu.

-"Asya beni bir rahat bırak." kolumu ellerinden uzaklaşarak bağırmak zorunda kaldım çünkü bu seslerin arasında benimki duyulmazdı.

Ikili nostaljik görünmesini sağlayan desenli koltuğumda oturan kişinin yanına kendimi attım. Kim olduğunu vücudunun yapısından ya da oturuş tarzından bile tanımıştım. Ilk zamanlardada sürekli beli kambur ve çelimsiz bedeniyle yanıma otururken şimdilerde kendini geliştirmişti. Belki de hayatta savaşması gereken bir ton sorunla başa çıkabilmek için bir neden bulmuştu ve güçlenmişti.

Hayata bağlandığımız nedenlerin bizim acılarımızı da doğurması bir karamsarlıktı ama bunu inkar edemezdik.
Başak daha ilk günden bu kambur çocuğun gözlerinin içine baktığında bilmeliydi; sokaktaydık ve kimsesizlikle büyüyen bir çocuğun her şeye sahip olmak gibi bir hayali vardır. Bu sadece hayaldir. Fakat Ufuk çelimsizliğinden kurtulurken aklında sadece her şeyini korumak vardı, ben bu kanımda yanılmıştım. Ufuk her şeyini o kara kömür güzelliğindeki o küçük kızda bulmuştu; ona sımsıkı sarılmış ve bu yaşımıza gelene kadar onun bir gölgesi olmuştu.

Anlamadığım, bazı duygular bütün dünyadan saklanırken alalade bir görünmezlikte göründüğünü bildiğimiz halde saklamaya neden zorunlu kalıyorduk. Neden herşeyin birbirimizin yaşamına bağlandığı düşünerek bu karmaşayı daha da karışıyoruz. Birbirimizden bize ne diyerek kopup gitmeliyiz; duygular böyle yaşanmalı ki insan nefesin sınırlı olduğunu unutamasın.

Ufuk uzayan sarı tutamlarını sinirle çekerek önünü düzeltip dizine yasladığı dirseklerini kaldırarak başımı yasladığım koltuk başında onu izlerken o da benim rahatça yayılan bedenime katılarak dizlerime kafasını koyarak yattı. Onu umursamadan etraftaki çömezleri izlediğimde bir çoğu birbiriyle muhabbet ediyor ya da dans ediyorlardı, birkaç yalaka etrafımda dikilerek verebileceğim bir komutu bekliyorlardı. Elime birine sallayıp sadece dudaklarımı oynatarak, ses tellerimi oynatma isteğim bile yoktu, vodka istedim.

-"Bana bir şey söyle." minicik koltukta büktüğüm belim yüzünden Ufuk'un mırıldanan sesi bana ulaştı.
-"Sanırım ölüm o kadar da göz boyayan bir acı değil." dediğimde alayla nefes verdi.

-"Ölmek mi, unutmak mı?" istediğim geldiğinde oturuşumu dikleştirmeden getiren çocuğun elindeki tepsiden biraz tuz alıp birkaç kere fondipledim ardından limonu ağızıma atıp onu uzaklaşması için iki el hareketi yaptım.

-"Unutmak."

-"Bana da ölmek koymaz ama ölürken de ardımda birini bırakmamalıyım. Böyle bir sik kafalılık yapmam değil mi Gece? Yapmamalıyım." kafasını hemen bana çevirip aceleyle yineledi sorularını. "Yapmam değil mi, sen zaten beni durdurursun değil mi? Bazen rayımdan çıkıyorum halbuki bir trenin tek bir durağı yoktur; rayından çıkıyorsa ya parçalanıp hurda olacaktır ya da bütün yolculuğu mafedecektir. Ama ben yine de çok içip rayımdan çıkmak ıstiyorum, bencilim. Çok içmeliyim." koltukta oturur pozusyona geçerek elini arkama sallayıp az önceki tepsiyi önüne koyarak hızla dediğini yapmaya başladı.

Ben sadece oturdum ve izledim.

Başak az önceden beri içeceklerin arkasında birkaç gündür sürekli gözüme çarpan Hades çetesinden bir çocuğun kucağında oturuyordu, gözlerimi sıkıca yumdum. Insan bildiklerini mi saklar yoksa bilemediklerini mi?
-"Eee işte kaçak askerde ortaya çıkmış." Sansar insanların sesinden kendininkini ayırmak için bağırırken başımı ondan tarafa çevirdim, belki bu gürültüde daha da bağırmaz ve dudak okumanın hepimizin yararına olacağını anlar diye düşünerek. "NERELERDESIN KIZIM SEN?" yüzüm rahatsızca kasıldı.

Yaren ardından gelerek Samet ile birlikte koltuğun önünde yere oturdu. Kollarını mutlulukla sevgilisine arkadan sararken Ayda'nın az önce Yaren'i kovaladığını koşarak bizim yanımıza gelmesiyle anladım. Çocuklara benziyen tek yönümüz kazanan olmadığı didişmelerimizdi.

-"Sansar!" Ayda sitemle konuşup eliyle alnını kuruladı. "Bakın bu bir hiledir. Kazanırsam bunun da karşılığını alırım." sesinin tonundan ödün vermeden ikili koltukta gözlerini gezdirip hızlıca geldiği yerden geri dönecekti fakat aklına takılan düşüncelerle tekrar bana dönüp yüzüne aramızdaki soğuğu maske yaptı.

-"Ne oluyor bilmiyorum ama kardeşimi üzmeyi kes yoksa olacaklardan ben sorumluyum Yasak Meyve." diyerek dönüp gitti. Dünyadan uzaklaşmalıydım yoksa bende olacaklardan sorumlu olacaktım.

-"Ne dedi şimdi bu, hayırdır Asya ile kavga mı ettiniz?" Sansar olaya atladığında yüzüm yerdeki döşemelerden sevgililere döndü, Yaren'in çakırkeyif gülümsemesi beni iyice delirtiyordu. Bana bakarak gülme kızım gülme! Şu an ben sarhoş olmalıyım etrafımdakiler değil.

Saçlarımı karıştırmaya yeltendiğimde Ufuk yanımdan sarsak adımlarla kalkarak içecek tezgahına yaklaştı ve hızını alamadığı gibi Başak'ın yanına gidip kolundan çekiştirerek bir şeyler söyledi. Zaten Başak Ufuk'un sarhoşluğunu kızaran teninden anlamış olmalı ki hemen kolunu omzuna atıp yanındaki çocuğa bir açıklama bile yapmadan kalabalığın içine karıştılar.

Insan bilmediklerini saklarsa gelişemez; bir dansın ritmi gibi bir ileri üç geri. Bu dans ruhumuza yeni şeyler katmaz tersine alır götürür çok uzaklara, en azından bir şarkı melodisi kadar.

-"Ben gidiyorum..-" cümlemi kendim sindirmek için beklerken Sansar bunu anlamayıp hemen atladı.

-"Eve mi? Daha erken biraz kalsaydın, hem albüm çıktığında hepinizin birlikte dinlemesini istiyorum, anlarsın ya. Hatta keşke daha önceden gelseydin-"

-"Saran'dan gidiyorum Samet." bir fondip yapıp sessizce onların tepkisini bekledim. Samet öğrenirse ve bilirse bu rahimde oluşan dünyadaki bütün insanlar bunu anlardı. Daha fazla kalabalığın içinde kendimi unutmamak için gitmeliydim.

-"Ne alaka, iş falan mı çıktı?" kaşları ciddileşerek çatıldı.

-"Neyi anlamıyorsun ya da anlamak istemiyorsun lan. Siktir olup gidiyorum işte." gözlerimi istemsizce devirdim. Sanki söylediklerime ben inanmışımda başkalarının hazmetmesini kaldıramıyormuşum gibiydi fakat ben bile yeni öğreniyor gibiydim. Ben ne yapmıştım, ölümü dilememe gerek yoktu içinde yaşayan bir cani vardı.

Yaren bile gülümsemeyi kesmişti, Sansar yüzü anında dondu fakat ben ellerimi sanki kontrolünü sağlayamadığım şeylerden biride saçlarımmış gibi onun içine daldırdığımda sinirlendim ve kökenlerinden yolmak istedim Yaren koşarak yanıma gelerek bu sefer bana sımsıkı sarıldı. Bu sarılmaları herşeyi iyileştirir mi sanıyordu; bu alışkanlığın büyüsü ben ellerimde minicik bir ölüyü ateşlerin içinde bıraktığım gün kaybolmuştu. Yase.

Bütün ölülerin elinden tutmuştum ölüme götürdüğümü bile bile ve sonra sanki ben suçsuzmuşum gibi başkalarının eline tutunmuştum.

-"Siktir git Gece. Bu alkolü ağzıyla içen tek kişiydin anladım ki sende bitmişsin. Git eve ayılınca gel." Sansar da sanırım Yaren gibi koltukta yanıma oturmuştu çünkü sesi kulağıma bir fısıltı gibi duyuldu. Başımı kaldırıp saçlarımın arasından yüzümü ona döndüm: "Ben kendimden öldürdüm. Tutunamadım hayata sanırım zaten bu dünyada yaşamanın iyi olmadığını da sezdim. Ama içimdeki canavar daha çok ölüm istiyor."

Kalırsam ölürsünüz, kalırsam düzen bozulur.

-"Gece..."gözlerimi bu sefer Yaren'e döndüm. Hıçkırarak ağlıyordu fakat göz göze geldiğimizde gülümsedi ve gögüsünde sakladığı minik bir kurdeleyi bana verdi. "Hissettim, yemin ederim hissettim ama..." başını kabullenmezce iki yana salladı. "Başka bir evrende çok iyi bir anne olduğunu biliyorum kızım. Sen karanlık ya da ölüm olmadın hiçbir zaman, lütfen, lütfen böyle düşünme olur mu?" ikisi de ellerini avuçlarıma koyduklarında en sahici gülümsemeyi onlara sunmak istedim. Çünkü insan bildiklerini saklardı.

Yapılı bir çocuk önümde durarak müsade istediğinde başımı kaldırarak kendimi toparladım. "Yasak Meyve, Yunus aradı telefonuna ulaşamıyormuş, acil bana ulaşsın dedi." elini kalbine yaklaştırıp aynı saygıyla önüne baktığında gitmesi için müsade ettim.

Sansar benim bıraktığım Yaren'in elini avucuna almıştı ancak dikkati benim üzerimdeydi. Şortumun arka cebini ve bol ceketimin ceplerini kontrol ederek telefonu arayıp buldum, aynı dalgınlıkla telefonu açıp hızlıca Yunus'dan beklediğim haberleri okudum.
Abla kadın uyandı.
Sakinleştirici verdim ama onu burada daha fazla tutamam. Yaraları cok derin.
O da benim ruhuma çok derin hasarlar vermişti ve hesaplaşma hiçbir zaman ertelenmemeliydi. Yaşamayı bu gün başarmıştı fakat çocuklara acı şekerler dağıtan kötü bir kadının sonu ölümde değildi, yaşamayı ve ölmeyi beceremeyip o acılarla boğulmaktı benim adalet mahkememdeki hükmü.

-"Hayırdır, ne oluyor?" Sansar'ın bu umut dolu gününü berbat ettiğimi düşünürsek artık bunları konuşmamalı ve onun hak ettiği gibi veda ederek onların hayatlarından uzaklaşmalıydım. Telefonumun sesini kontrol ederek Samet'in sorusunu es geçip tekrar ikisine de gülümsedim. Evvelden beri memnun olmayan suratıma nazaran.

-"Benim gitmem lazım." birbirimize sardığımız ellerimize baktım. "Kendinize iyi bakın." ayağa kalktığım Yaren gözlerinden birbirine yarışarak akan gözyaşlarını silerek burnunu çektiğinde Samet ellerindeki titremeyi yok sayarak benimle birlikte ayağa kalkıp koluma yapıştı.

-"Ben anlamıyorum. Gece?"

-"Kendine gel Samet, anlamayacak bir şey yok. Dediğim gibi herkes sana emanet; birbirinize sahip çıkmanız gerek. Bizim çocuklara tembihledim bir ihtiyacınız olursa sizinleler, bana da nasıl ulaşabileceğini biliyorsun. Farkındayım bir günde her şeyi yıkıp gitmem haksızlık ama kalırsam katliam olucak, Zeus... Bu sefer kazanamaz." ellerimi omuzlarına yaslayıp sıktım. "Sana güveniyorum. Söz veriyorum geri gelip her şeyi düzelticem. Sizi.." uzun zamandır tamamlayamadığım cümleyi yarım bıraktım. Samet gözlerini etrafta gezdirip sulanan göz bebeklerini büyüttü, şoktaydı fakat kendini toparlamak için çabaladı ve cümleyi o tamamladı. "Seviyoruz kardeşim." kollarını bana sardı.

-"Güveniyorum." ikimizin kelimeleri çakıştığında dudaklarımdan dökülen güveni bana sarılarak da hissettirdi. Bu his deprem oluyordu ve sanki bir dağa sımsıkı sarılmak gibiydi. Ondan ayrılıp ikisine de son kez bakıp terastadan aceleyle çıkarken girişte Batu ile karşılaştım. Yavaş adımlarla terası benim gibi inceleyerek geliyordu fakat gözlerimiz birbirine değdiğinde duraksadım. Onu uzun zamandır görmüyordum.

Adımlarım neden bu kadar hızlandı ve onun kollarına koştum bilmiyorum, tek bildiğim içimde tarif edilemez bir duygu karmaşası vardı. Aklım Samet'e bu kadar ağır bir yükle başbaşa bırakmanın zorluğunu çekerken kalbim Yaren'in göz yaşlarında asılı kalmıştı. Haksızlıktı; herkes ölmeliydi ve yaşanamayan cocukluklar yaşamalıydı.

Sende çocuk olamayacağın için mi vazgeçtin benden.

Ellerindeki sıcaklığı üşüyen tenimde hissederek burnumu tshirtünün kumaşına istemsizce sürttüğümde sanırım hala elinde olan sigarayı hissettim. Dudaklarından mırıltılar dökülüyordu fakat benim duymam için söylemediğini her seferinde kendine söyleyemediklerini tekrarlıyordu. Onun sakladığı sırlar büyük bir kutunun içinde bir tavan arasında kalamazdı bu yüzden dudaklarındaydı ancak birine söylenmek için değil her gün yeniden kendine kızmak içindi. İçinde kızgınlığı biriktirmek küçük çocuklar için zordur, hemen sıkılıp unuturlar.

Sigarasından bir soluk alıp adımı fısıldadığında kendimi ondan uzaklaştırmam gerektiğini idrak edebildim. Ellerini omuzlarından çekmeden beni dinginleştirmek için sıvazlamaya devam etti. O çoğu zaman bir gölgeydi hayatımızda tamamen kalması güneşin emrindeymiş ve bu sokakların aydınlanması yalnızca ay ile olurmuş gibi.

Birbirimizin gözleri ile kısa bir konuşma geçirdiğimizde konuşmamın kelimelerimle devam etmesine izin vermeyen bir ses Batu'nun arkasından bütün çıkmaz sokakta yankılanarak duyuldu.



- ALINTI -
 

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız




Gitmek telaşı…

Üzerimden atamadığım bu his,
bu eylem hayatımın temel taşlarından birini oluşturduğunu,
hiçbiryere gidemediğimin farkına vardığımda anladım...



***​
 

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız



Acılar insanı daha güçlü kılar dediler,
Başladık her şeye eyvallah demeye;
Gidene eyvallah,
Yorana eyvallah,
Kırana eyvallah...
Yerden yere vurana eyvallah dedik...

Ne çok alttan aldık her sözü,
Ne çok tahammül ettik.

Güçlü olalım derken,
Suçlu olduk.
Göz ardı edildik.

Velhasılkelam;
Hüzne hüküm giydik...
Suratlarımızla beraber,
Yüreklerimizi de idam ettik.
Biz kendimize yazık ettik....


***
 

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız

MARILYN MANSON -

JE$U$ CRI$I$



***
 

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız
Karşımdaki insana gösterdiğim iyi niyet benim insanlığımdı..

onların bunu suistimal etmesi de onların insanlığı.


Benim kafam ve vicdanım rahat herkes kendine yakışanı yaptı fazlasını değil ..

***
 

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız


öyle iste ..


****
 

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız
AĞLAMAK İÇİN GÖZDEN YAŞMI AKMALI?


"Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?" diyor şair.

Aslında doğruda söylüyor. İnsanlar hep yaşadığımız hayatı sorguluyor.

" Çok şanslısın", "Hayatının neresinden şikayetçisin", " Çok mutlusun" vesayre vesayre vesayre. Benim şanslı olduğumu, mutluluk seviyemi, nerden bilebilirsiniz ki?

Bana sorduğun "Nasılsın" sorusuna "İyiyim" dediğim zaman mutlu olmuyor insan iyi olmuyor. İçimi acıtan şeylerden bir tanesi de verdiğim cevaba inanıp gittiğin zaman anlıyorum öylesine sorduğunu.

'Nasılsın' Yapmacık geliyor artık kulaklarıma.

Cevap olarak verdiğim 'İyiyim' kelimesine artık kendimi inandırmaktan usandım. Yüzüm gülsede yüreğim kanıyor, yanıyor, ağlıyor...

Hayatımın bu kısmından şikayetçiyim işte yapmacık olan sorulardan. Verdiğim yalan cevaplardan şikayetçiyim. Yüzü gülen adam her zaman mutlu olmuyor...

Şimdi ben soruyorum size "Ağlamak için gözden yaş mı akmalı? Dudaklar gülerken insan ağlayamaz mı?

Sevmek için güzele mi bakmalı?

Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?

Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?

Özlenen yakındayken hicran duyulmaz mı? Hırsızlık; para mal mı çalmaktır?

Saadet çalmak hırsızlık olamaz mı?

Solması için gülü dalından mı koparmalı?

Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?

Öldürmek için silah hançer mi olmalı?

Saçlar bağ, gözler silah, gülüş kurşun olamaz mı?"

Ne çok soru ama öyle değil mi?

Hepsinin bir cevabı var insan oğlu tarafından ama cevap vermemek için çırpınıp duruyoruz sanki cevap versek ölücekemişiz gibi...

Bu soruları cevaplamak bu kadar zor olmamalı...Victor Hugo hayatı tam da bu sorularla özetlemiş ve belli ki bu sorulara cevap da bulamamış ki kalemini alıp kağıdına kazımış bu mısraları...

Hayat bu soruları olacak elbette ama cevaplayanıda olacak cevaplayanı olmadığında içinden,kalbinden ağlıyor. Kalbin dili lâl oluncada ses dışarı çıkmıyor...


***
 

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız
“geyiğin ayağında kocaman bir taş yarası, bakıp üzülüyorsun.
ama nasıl kaçmış. koşmasaymış ölürmüş o geyik, sana anlatamaz.
üzülme. o yara iyi ki var.”
 

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız
Menfaatin gölgesinde kalan bir merhamet var ki,
‘‘bizcil’’ olamadıkça çürüyüp ‘‘bencil’’ olan ve bu küf,
pasın ardında kalıp insan denilince akla gelenleri kirleten bir gerçek..

Umut ise ancak küçücük bir zümrenin topraklarında açan kırılgan bir filiz.
Yürüyorum;
gözlerim ruhumun karışacağı göğü,
ayaklarım ise karışacağım toprağın izinde,
merak ve sükunet ile.
Sırf bu yüzden insanı insana anlatmayı bırakmalı belki de.
Zira meraksız ve sükunetinden uzak ruhlara çığlıklar gerçekleri fısıldayamaz bile.

Ey körlüğüm!
Gördüklerimde buldum seni.
Dünyaya düşmüş düş içinde bir düşünceden öte nedir ki insan?
‘‘Ben’’den başlayan düşüncenin ‘‘biz’’de bitememesi kadar beyhudedir işte..
Acı bireysel midir oysa?
Acıyanın acısını duyumsayamamak zira, insanın bir ruh taşıyışına bir övgü değil midir?

Belki de vicdansız bir ruhun insanlığını tartışmalı o vakit.

Yahut vicdanlı bir ruhsuzluğun imkansız olduğunu görüp ruhu ruh kılanın vicdan olduğunu idrak etmeli!..
 

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız
Bir aslanı gün boyu takip etseydiniz ve aslanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız, günün sonunda bu aslanın bir ceylan yakalayıp yemesi sizi mutlu ederdi.

Aynı hikayeyi ceylanı takip ederek başlasaydınız ve ceylanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız, günün sonunda bu ceylanın bir aslan tarafından yenmesi sizde bir öfke uyandırırdı.

Dolayısıyla başlangıç noktasının farklı seçilmesi, aynı olayda iki farklı yargı oluşturabilir.

Bu yüzden kişinin içindeki adalet duygusu, hangi hikayeyi ne kadar süreyle takip ettiğine bağlıdır.


***
 

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız
Susuyorum… susuyorum …

Sonra fark ediyorum susmanın ne demek olduğunu.

Susmak, konuşman gereken şeyler ,söyleyeceğin sözler varken cevap vermemeyi tercih etmektir.

Söyleyecek hiç bir şeyin yoksa, bomboş duvarlara baktığın gibiyse için, bu sessizlik oluyor, rüzgarın uğultusundan bile yoksun terk edilmiş evler , tercih edilmemiş yollar..



***
 

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız

WiLdRose

gє¢єує αѕ̧ıк вιя кα∂ıиı gϋиєѕ̧ιи уαραмαzѕıи..
Yönetici
TF Root
Katılım
24 Haz 2019
Mesajlar
103,479
Tepkime puanı
55,031
Puanları
1,907
Cinsiyetiniz
Bayan
Yaş
28
Memleket
35 İzmir
Nerden:
Bir seçim yapınız
Diyojen'i bilir misiniz ? Hani bazılarının deli bazılarının dahi gördüğü o filozof. Hani sokakta bi fıçının içinde yaşayıp üstü başı sefalet içinde ama özgür Diyojen. Yemek bulursa yiyip bulamazsa sorun etmeyen Diyojen.

Bir gün Diyojen aç karnını doyurmak için bulduğu az sayıdaki sebzeyi yıkarken yanına Platon gelmiş ve dönemin hükümdarına atıfta bulunarak, tiran Dionisos'a boyun eğseydin şimdi sebze yıkamak zorunda kalmazdın demiş. Diyojen de dönmüş Platon'a demiş ki ; Eğer sen sebze yıkasaydın, Dionisos'a boyun eğmek zorunda kalmazdın..

Hiçbir şeyi olmamasına rağmen bizim asla ulaşamayacağımız bir mertebede Diyojen. Kim şuan herşeyini bırakıp sadece bi fıçıda yaşar ki ?

Bir hikayesini daha anlatayım..

Bir gün zengin biri Diyojen'i yemeğe çağırmış Diyojen gittiğinde adam şöyle demiş ; Yerler yeni temizlendi lütfen yere tükürme. İlerleyen saatlerde Diyojen'in tükürük ihtiyacı gelmiş ve adamın yüzüne tükürmüş. Adam bunu neden yaptın diye sormuş. Diyojen ise ; Yüzünden kirli bi yer bulamadım demiş..

Kimseden korkmayan, kimseye boyun eğmeyen biri olmak için kaybedecek şeyleri olmaması gerek belki de insanın. Ya da başka bir sırrı vardır Diyojen'in.

Diyojen bir gün yatmış güneşleniyormuş. Diyojen'in methini duyan Büyük İskender kendisini görmeye gitmiş. Hiç istifini bozmayan Diyojen'in yanına gelmiş tepesine dikilmiş.

Benden korkmuyor musun ? Sen demiş Diyojen, iyi biri misin kötü biri mi ? İyi biriyim demiş İskender. O zaman demiş neden korkayım, iyi birinden kim korkar ? İskender'in çok hoşuna gitmiş ve bonkörlüğünü göstermek için demiş ki Diyojen'e, dile benden ne dilersen ? Ne de olsa o dönem dünyanın yarısını fethetmiş büyük bir kral. Diyojen de şöyle bi bakmış o esnada güneşini kapatan İskender'e demiş ki ; Gölge etme başka ihsan istemem..

Çoğu insan dünyanın en zengin, dünyanın en yakışıklı, dünyanın en ne boksa onu olmak isterim derken ben Diyojen kadar özgür olmak isterdim. Şöyle bir sözüyle kapatayım konuyu..

Zenginler ne zaman isterlerse
Fakirler ne zaman yiyebilirlerse yerler.
İnsanlar yemek için yaşıyorlar
Ben ise yaşamak için yiyorum..
 

First panel title

First panel content

Second panel title

Second panel content
Üst