Yeni mesajlar Yeni konular En çok cevaplanan En görüntülenen konu En çok begenilen

En çok mesaj
Kullanıcı
Mesaj
102,466
sdC
36,546
Eqe
33,809
33,748
25,099
TEO
22,076
aSk
20,421
20,160
12,443
11,363

Tundra Haydutluğu - Hikaye Kurgusu - 5. Bölüm Final

Penetrator God

TF Üyesi
Katılım
2 May 2021
Mesajlar
49
Tepkime puanı
31
Puanları
18
Yaş
25
Cinsiyetiniz
Bay
İçimde adını koyamadığım bir sıkıntı vardı ve daha önce de böyle hissettiğim bir an olmuştu ardından kardeşim dediğim adamların ihaneti yüzünden neredeyse ölüyordum. Nuwas'ın bir şeyler planladığını adım gibi biliyordum ancak elim kolum bağlıydı. Kaçınılmaz sona doğru yaklaştığımı hissediyordum. Barriye şehrinden Durquba şehri önündeki kampta Emir Nuwasla görüşmek için ayrıldım.

"Emir Nuwas: Racham hoş geldin bizde sizi bekliyorduk başlamadan önce size yiyecek bir şeyler ikram edebilir miyim?"

"General Racham: Buraya seninle hoş beş etmeye gelmedim fazla uzatma kuşatma planımız nedir?"

"Emir Nuwas: O zaman direk konuya gelelim. Yanına iki lord alarak şehrin güneyindeki duvarlara saldıracaksın bizde kuzeyden saldıracağız. Doğu tepesindeki meşaleyi saldırıya başladığında yak mesajını aldıktan sonra bizde saldıracağız şahet desteğe ihtiyacın olursa batıdaki tepeye koyduğum meşaleyi yakman yeterli ardından bölgeye gizlediğim birlikler size yardıma gelecekler."

"General Racham: Neden sen kuzeyi alırken ben güneyi alıyorum?"

"Emir Nuwas: Çünkü ana kapı güneyde size en zayıf savunmanın olduğu bölgeyi verdik ve zaten en çok asker bende senin yanında 3 lord var benim 5 senin adamların bana güvenmez benim adamlarımda sana bu yüzden ayrı tutalım askerlerimizi."

"General Racham: Peki Yanıma Atis ve Azadunu alırım."

"Emir Nuwas: Kuşatma planında anlaştığımıza göre herkes işinin başına!"

"General Racham: Nuwas! "

"Emir Nuwas: Birşey mi söyleyeceksin Racham?"

"General Racham: Beni kandıramazsın bir şeyler planlıyorsun ama şunu kafana kazı eğer Arwaya bir zarar verme niyetindeysen seni öldürmek için öbür taraftan bile geri dönerim!"

"Emir Nuwas: Bahsettiğin şey hakkında en ufak fikrim bile yok ve böyle çirkin bir şeyin hayalini bile kuramam."

(Racham'ın Birliği)

"General Racham: Matheld bu iş için seni görevlendiriyorum İlk meşaleyi yakın!"

"Matheld: Emredersiniz."

"General Racham: Herkes beni dinlesin! Bu yolculuğun bazılarımız için geri dönüşü olmayacak ancak bu şehir düştüğünde bize bu zaferi kazanmamızda rolü olanlarda asla unutulmayacaklar HÜCÜM!"

(Emir Nuwas'ın Birliği)

"Gözcü: Beyim doğudaki meşale yandı!"

"Komutan: Efendim saldırıya hazırız!"

"Emir Nuwas: Bekleyin."

"Komutan: Ama efendim saldırı mesajı geldi."

"Emir Nuwas: Emir'leri hep böyle sorgular mısın asker?"

""Komutan: Ha. Hayır Beyim bağışlayın."

(Racham'ın Birliği)

(Savaş Alanı)

"General Racham: İkinci meşale derhal yakılsın desteğe ihtiyacımız var!"

(Emir Nuwas'ın Birliği)

"Gözcü: Beyim ikinci meşale de yakıldı!"

"Emir Nuwas: Çok güzel geri çekilin."

"Komutan: Ama. Ama efendim General Racham'ın birliği hala savaş alanında yardıma ihtiyaçları var yoksa katledilecekler!"

"Emir Nuwas: Onlara katılmak istemiyorsan sana ne emrediyorsam onu yap!"

"Komutan: Geri çekilin! Barriye şehrine dönüyoruz!"

(Racham'ın Birliği)

(Savaş Alanı)

"General Racham: Matheld! Meşaleyi yaktın mı?"

"Matheld: Evet yaktım tabii ki!"

"General Racham: O zaman Nuwas neden destek birliklerini yollamadı! Hala lanet olsun!"

"Bunduk: Patron daha fazla dayanamayız savaş kaybedildi geri çekilmezsek hepimizi kılıçtan geçire... (Başına ok isabet eder)..."

"General Racham: Bunduk! Hayır!"

Yoldaşlarımın, askerlerimin birbir düştüğünü ve öldüğümü hatırlıyordum ancak burnuma gelen kötü kokuları alıyordum hala nefes alıyordum sırtımda ki betonun sertliğini ve soğukluğunu hissediyordum bu nasıl mümkün olabilirdi? Gözlerimi açtığımda sanki hiç bitmeyecek bir kabusun devamında gibiydim.

"Racham: Nerdeyim ben?(Demir Parmaklıklara Tutunur)... Hey! Çıkarın beni buradan! Kime diyorum!"

"Gardiyan: Ne oldu canınmı sıkıldı?"

"Racham: Beni duymadın mı? Çıkar beni buradan!"

"Gardiyan: Kendini çok mu yalnız hissediyorsun? Gelip sana arkadaşlık edebilirim istersen... (Kahkaha Atar)..."

"Racham: Buradan çıktığımda ilk seni öldüreceğim! (Demir Parmaklıklara Tekme Atar)... Lanet olsun! Hiç faydası yok!"

"Gizemli Adam: Boşuna uğraşıyorsun."

"Racham: Neredeyim ben?"

"Gizemli Adam: Bir zindanda tabii ki."

"Racham: Espiri miydi bu şimdi?"

"Gizemli Adam: Elimden geleni yapıyorum... (Güler)..."

"Racham: Bak sabrım tükeniyor."

"Gizemli Adam: Şakayı bir kenara bırakalım. Durquba şehri yer altı hapishanesindeyiz."

"Racham: Peki sen kimsin ve buraya düşmek için ne yaptın?"

"Ajabo: Benim adım Ajabo Çöl Yılanlarına bağlı olan bir çetenin lideriydim savaş nedeniyle yollar ve köyler eskisi kadar korunmuyordu. Bizde bu fırsattan istifade birkaç yağma yapalım dedik ancak
Daha ilk denememizde bir köyde Kelle Avcıları tarafından pusuya düştük bütün adamlarımı öldürdüler sadece ben liderleri olduğumu söyleyerek canımı kurtarabildim başımdada Durquba şehrinde yüklü bir ödül vardı ardından beni buraya sattılar."

"Racham: Başına gelenleri haketmişsin gibi görünüyor."

"Ajabo: Belki ancak insanları yargılama konusunda bu kadar aceleci olma derim... Bir dakika seni tanıyorum."

"Racham: Ne?"

"Ajabo: Yıllar önce seni Çöl Yılanlarına katılmak isteyen çaylaklar arasında görmüştüm Eeee? Ekürilerin nerede?"

"Racham: Arkadaşlarımı soruyorsun anladığım kadarıyla uzun bir hikaye ve seni zerre kadar ilgilendirmez."

"Ajabo: Sadece sohbet etmeye çalışıyordum."

"Racham: Ne yapıyorsun?"

"Ajabo: Buradan kurtuluyorum...(Kiliti Açmaya Çalışır)..."

"Racham: Nasıl olacakmış bu?"

"Ajabo: Bu elimde gördüğün şey bir maymuncuk bununla kilitin mandallarının yaylarını kontrol edebilir ve biraz dikkatli olursam maymuncuğu kırmadan açabilirim."

"Racham: Kilit açmada nasıl bu kadar ustalaştın?"

"Ajabo: Bu uzun bir hikaye ve sandığın gibi tüm hayatımı Çöl Yılanları çetesi arasında geçirmedim. Yıllar önce bu işlere daha yeni başladığım zamanlarda kilit açma yeteneklerimi yeni, yeni keşfediyordum. Aslında bir hırsız olmakla pek ilgilenmiyordum. Tabi dürüst bir hayatımın olduğunuda söyleyemezdim. Kilit açma kabiliyetim hapisten kaçış için biçilmiş kaftandı. Müşterilerim önem verdikleri birisinin yerine hapis yatmamı ya da bazen... Şey onlar için birilerini öldürmemi isterdi. Amaç ne olursa olsun işimin zor kısmı kaçmaktaydı ve yeteneklerim de tam bu noktada devreye giriyordu bu yolla çok dinar kazandım. İşin kötü tarafı her zaman yalnızsındır sana arka çıkacak hiç kimse olmaz ve işler planlandığı gibi gitmediğinde tek başına başının çaresine bakmak zorundasın. Nereye varmak istediğimi az çok anlamışsındır. Son işimde hapisten kaçma girişimim başarısız oldu. Serbest kalana kadar Halmar Şehrinde üç yıl hapis yattım. Bu olaydan sonra işi bırakmak zorunda kaldım zaten Çöl Yılanlarında tanıdığım biri vardı katılıp katılamayacağımı sordum hepsi bu."

"Racham: Madem bu kadar yeteneklisin ne diye bekledin bu zindanda? Kaçabilirdin çok önceden."

"Ajabo: Asıl mesele kiliti açmak değil. Ben bile onlarca gardiyanın arasından tek başıma kaçamam birilerini bekliyordum. Şansıma bak sen geldin üstüne üstlük tanış çıktık."

"Racham: Sana neden güveneyim ve yardım edeyim beni satmayacağının garantisini verebilir misin?"

"Ajabo: Kasten mi saçmalıyorsun? Benim sana senin bana ihtiyacın var birlikte çalışırsak buradan kurtulabiliriz! Diğer seçeneğin ne? Burada kalmak mı?"

"Racham: Peki... Peki, haklı olduğun bir nokta var. Her şeyi anladım ancak o maymuncuk dediğin şeyi nasıl sakladın askerler üstünü ararken bulmadı mı?"

"Ajabo: Şey... Yuttum ve daha sonra..."

"Racham: Tamam, tamam daha fazlasını duymama gerek yok. İğrenç herif."

"Ajabo:(Kiliti Biraz Zorladıktan Sonra Açar)... Evet! Bir dakika."

"Racham: Gardiyanlar fark etmeden toz olalım artık ve ne var?"

"Ajabo: Hep kendimden bahsettim biraz da sen bahset."

"Racham: Benim hakkımda bilmen gereken tek şey adımın Racham olduğu hadi gidelim artık!"

"Ajabo: İncili Arwa İsyanının Generali Racham'mı? Sultan Hakim senin başına 10.000 dinarlık ödül koymuş diye duydum. Seni ona verip hayatımın geri kalanında bir kral gibi yaşayabilirim!"

"Racham: Hele bir dene."

"Ajabo: (Kahkaha Atar)... Yüzünün aldığı ifade paha biçilemezdi dostum! Şaka yapıyorum sadece."

"Racham: Daha fazla şaka yapmaya devam edersen hayatın burada son bulacak!"

"Ajabo: (Racham'ı Kolundan Tutup Çeker)... Bir dakika!"

"Racham: Yine ne var!"

"Ajabo: (Fısıldar)...Sessiz ol! Az önce konuştuğun Gardiyan geliyor!"

"Racham: İyi hadi ona bir Sürpriz yapalım."

"Ajabo: Düşünme tarzına bayıldım!"

"Gardiyan: Siz kızlar iyi misiniz? Arkadaşlık teklifim hala geçerli bir erkeğe ihtiyacınız olursa buradayım... (Kahkaha Atar)... (Duvara Dönüp İşer)... "

"Racham: (Gardiyanın Omzuna Dokunur)"

"Gardiyan: Ne! Si... Sizi... Sizin... Kilit altında olmanız ge. Gere. Gerekiyordu!"

"Racham: Ki...kili... Kiliti... A... Aç... Açtık."

"Ajabo: Adam korkudan altına doldurdu LAN (Güler)."

"Racham: Zindandan çıktığımda ilk seni öldüreceğimi söylemiştim değil mi? (Gardiyanı Tutup Boğazını Keser)"

"Ajabo: Boğaz kesme tekniğin iyiymiş kim öğretti sana?"

"Racham: Eski bir arkadaşımdı Sanders."

"Ajabo: Şimdi nerede peki?"

"Racham: Onu öldürdüm."

"Ajabo: Sebebini sormasam iyi olur."

"Racham: Bence de sanırım ömrümün sonuna yetecek kadar zindan gördüm. Hadi gidelim buradan!"

(Barriye Şehri Büyük Salon)

"Sultan Arwa: Efendi Nuwas Durquba şehri kuşatması nasıl gitti?"

"Emir Nuwas: Maalesef başarılı olamadık ön göremediğimiz şeyler yaşandı."

"Sultan Arwa: Racham ve diğer nerede!"

"Emir Nuwas: Bunu söylemekten dolayı büyük bir üzüntü duyuyorum ancak Generalimiz Racham, Emir Atis' ve Emir Azadun muharebe alanında öldürüldüler."

"Sultan Arwa: Nasıl olabilir bu? Savaş bu kadar şiddetliyse sen neden bir sıyrık bile almadın?"

"Emir Ayyam: Babam yaşanacakları önceden gördüğü için geri çekilerek hepimizin hayatını kurtarmıştır!"

"Emir Nuwas: Racham'ı asla unutmayacağız bir kahraman gibi öldü ancak artık yeni bir Generale ihtiyacımız var ve Beyler arasında en uygun aday benim."

"Racham: Durquba şehri önündeki korkaklığından sonra daha iyi bir Generale ihtiyacımız olabilir. Mesela benim gibi!"

"Kalabalık Sesleri: Ne... O ölmüştü... Nasıl... Kurtulmuş... Olamaz... İmkansız...İnanılmaz..."

"Racham: Evet, evet hepiniz çok şaşırdınız. Kim bilir belki de hayaletimdir (Kahkaha Atar)."

"Emir Nuwas: Racham! Öldüğünü düşünüyorduk bizi çok korkuttun. Seni gördüğümüze ne kadar sevindik anlatamayız!"

"Racham: Gözümün içine baka baka hala yalan söylüyorsun!"

"Emir Nuwas: Hangi cüretle benimle böyle konuşursun!"

"Racham: (Yumruk Atar)... Kapa çeneni! Büyük ve susmak bilmeyen bir ağzının olduğunu söyleyen oldumu sana hiç?"

"Sultan Arwa: Hepimiz çok şaşkınız lütfen Racham yaşanan olayları anlamamız için daha açık konuşur musun?"

"Racham: Bu yaşlı bunak kuşatma sırasında savaştan kaçıp hepimize ihanet etmiştir! Onun yüzünden Emir Atis ve Emir Azadun da dahil olmak üzere yüzlerce iyi adamımızı kaybettik! Şimdi bu şerefsizin yardakçıları da dahil hepsini tutuklayın idama hazırlayın bizzat kendim kesicem kafalarını!"

"Sultan Arwa: Derhal tutuklayın şu hainleri."

"Emir Nuwas: Ama Sultanım..."

"Emir Ayyam: Bunu yapmaya hakkınız yok! Babam Sarranidin en büyük Emiridir!"

"Racham: (Yumruk Atar)... Kes LAN sesini! Onun bunun çocuğu! Şimdi parazitlerden de kurtulduğumuza göre size birini tanıtmak istiyorum gel buraya (Ajabo'nun Omzuna Elini Koyar)..."

"Ajabo: Lordlarım, Leydilerim, adım Ajabo General Racham'ı hapisten kaçması için yardımcı oldum tabii onun yardımı olmasa bende o sıçan çukurunda ölüp gidecektim."

"Racham: Bu kadar alçak gönüllü olma dostum! Sana hayatımı borçluyum al bu altın kesesini içinde 1000 dinar var sonuna kadar hakettin!"

"Ajabo: Çok teşekkür ederim ve tekrar yardımıma ihtiyacın olursa Çöl Yılanları Çetesi her zaman hazır olacaklar."

"Sultan Arwa: Ne diyeceğimi bilemiyorum. Nuwas konusunda haklıydın Racham kusura bakma."

"Racham: Sultanım... Lanet olsun bu resmiyet beni öldürüyor gel buraya (Dudaktan Öpüşürler)."

"Sultan Arwa: Neye bakıyorsunuz siz öyle? Sultanım diye öpüşemez miyim?"

"Racham: (Kahkaha Atar)..."

Onca kötü şeye rahmen iyi şeylerde oldu artık Arwayla olan aşkımı çekinmeden yaşayabilecektim. Emir Nuwas ve yardakçıları Barriye şehrinde halka açık bir şekilde tarafımca kafaları kesilerek idam edildiler.

4 Ekim 1257

İsyanın 86. Günü Durquba şehri kuşatmasındaki büyük başarısızlığımız Sultan Hakimin kulağına gitmişti. Bundan cesaret alarak mümkün olan tüm güçlerini toplayıp belirleyici bir zafer ile savaşı tamamen bitirmek için riskli bir kumar oynadı. Sabaha doğru Hakimin Ordusu Arwanın kaldığı şehre Barriye'ye sefere çıktığını ve neredeyse varmak üzere olduğu haberi gözcüler tarafından elimize ulaştı. Bütün i çağırarak elimizdeki tüm güçle son savaşa hazırlanmaya başladık. Öğlene doğru Hakimin orduları Barriye'nin güneyinde toplandığı haberini aldık.

Ordu akşama kadar hareketsizce bekledi ve sanırım sayılarını gizlemek ya da biz farkına varamadan orduyu uygun pozisyona almak için karanlıktan faydalanacaklardı akıllıca bir stratejiydi. Saatler sonra arkasına gecenin karanlığını alan Hakimin orduları hareketlenmiş ve şehri kuşatmak için Barriye'ye yaklaşıyordu. Savaşı lehimize döndürebilecek çok az seçeneğimiz vardı. 4 Ekim gecesi saat 12:34'te Başkentimiz Barriye'ye devasa bir taarruz başlattılar. Saldırganların ilk dalgası kapıları yok etmeyi başardı ve Barriye'ye girdi. Azimlerini kırmak için surlardan üzerlerine kaynamış yağ dökmeye karar verdik.

Saldırganların ilerleyişini tamamen durduramasakta bu bize geri çekilmek için biraz zaman kazandırmıştı ve tabii ki Hakimin ordusunun morelini ve sayılarını azaltmıştı. Savaş şehirin içinde devam ediyordu. İçeriye kurduğumuz büyük barikatlar Hakimin ordularının şehirin daha iç kesimlerine ilerlemesine ve Arwa'ya ulaşmasına engel oldu. Ben ve adamlarım onları geri püskürtecek ilk savunma hattındaydık. Bir an bile soluklanamadan saldırılar'ın ardı arkası kesilmiyordu İlkinin hemen ardından ikinci bir saldırı geldi ve yerimizi koruyarak sağlam durmak zorundaydık.

Hakime fiske vurmuştuk ve kendisi yaralarını yalamakla meşgul idi. Ancak bir anda üçüncü bir saldırı gerçekleşti ve bu sefer tüm kuvvetlerini kullandılar. Şehri savunan adamlarımın daha fazla dayanamayacağını anlamıştım, ama acı sona kadar yılmadan savaşmaya kararlıydık. Yenilgi bizi bekleyen kesin bir son gibi gözükmeye başlamıştı ki, Ajabo ve destek kuvvetleri yardım için Barriye'ye geldi. Bu beklenmeyen yardım adamlarımı ve beni cesaretlendirdi sevinç çığlıkları atmaya başladık. Ancak Sultan Hakim ve adamlarını kapana kıstırmak için şehrin kırılan kapısını kapatmamız gerekiyordu şahet bunu başaramazsak her şeyin çöpe gideceğinden emindim.

Yanıma birkaç mühendis alarak şehrin ana kapılarına ulaştık. Mühendisler kapı mekanizmasının zarar gördüğünü ancak tamir edebileceklerini söylediler. Kapıyı kapatmak savaşın gidişatını tersine çevirdi. Ele geçirdiğimiz avantajlı konum bizi Hakimin ordularına karşı daha güçlü kıldı.

Tek bir şeyden emindim oda Çöl Yılanları Kalradyanın en iyi cida kullanan askerleriydi tek, tek keklik gibi avladılar Hakimin askerlerini ve teslim olmaya zorlandılar. Böylece savaş sona ermiş oldu. Bütün ordusu yokedilen Hakim ile müzakereler sona ermişti ve onu Sarranid tahtından vazgeçmeye mecbur bırakmıştık. Hakimin o buruşuk yüzünde ki ifadeyi asla unutmayacağım. Zaferiniz kesinleşmiş ve tasdiklenmişti. Sonunda Sarranid Sultanlık tahtına Arwa geçmişti.

İlerleyen aylarda Racham'ın babası Randhall vefat etti ardından Arwa ile Racham evlendiler ve ülkeyi birlikte yönetmeye karar verdiler. Arwa bir kız ve bir erkek çocuğu doğurdu isimlerini Racham'ın ısrarlarıyla Randhall ile Elona koydular. Ve uzun yıllar Refah ve Barış için de Sarranid Krallığına hükmettiler.
 

First panel title

First panel content

Second panel title

Second panel content
Üst